Faik Öztrak’tan Bilal Erdoğan’a “İdealist” Eleştiri: “Babanızın Sarayının ve Kurduğu Vakıfların Keyfini Çıkarırken Ne Kadar İdealistsiniz?”
CHP Sözcüsü Faik Öztrak, “Yüzbinlerce öğretmen atanmamış, özel okullarda insanlık dışı ücretlerle çalıştırılıyor. Atanan öğretmen, ayı yoksulluk sınırının altında maaşla kapatmaya çalışıyor. Erdoğan’ın oğlu Bilal Bey’in “İdealist değilsin, memur olmak için öğretmen oluyorsun” suçlamaları… Mahdum Bey’e, babanın sarayında, onun kurduğu vakıflarda eğlenirken ne kadar idealist olduğunu sormamız lazım. ” Öztrak, CHP Küme Başkanvekili Ali Uzman Başarır’ın iki küçük kızının fotoğrafının yer aldığı videoyu paylaşan eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’e, “Ahlaki açıdan yıpranmış eski AK Partili belediye başkanı, milletimizin iki küçük kızına saldırmaya cüret ediyor” dedi. Grup Başkanvekili, bu nasıl, rezalet, bu nasıl bir ahlaksızlıktır?
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, CHP Merkezi Yönetim Kurulu (MYK) toplantısında açıklamalarda bulundu.
Öztrak, 9 Eylül 1923’te, bu yıl 100’üncü yılını kutlayacak olan meclis ve CHP’nin faaliyetleri hakkında, “Son yüz yılda, Cumhuriyet’ten çok partili demokrasiye geçişin arkasında partimizin imzası vardır ve Ülkemizde işçilerin sendikal haklarla ve sosyal demokrasiyle buluşması. Bu çatı altında olmak onur verici. “Partimizin 100. yılını bu hafta sonu büyük bir coşkuyla kutlayacağız. Genel Başkan Yardımcımız Aysu Bankoğlu, koordinasyonunda gerçekleştirilecek 100. yılımızı anma ve kutlama faaliyetleri hakkında yarın sizlere açıklama yapacaktır.”
Öztrak’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
“KURULUMUZUN GÜNDEMİNDE KERKÜK’TE SON GELİŞMELER OLDU: Merkez Yürütme Kurulu toplantımız devam ediyor. Meclisimizin gündeminde bugün açıklanan büyük enflasyon bilgileri, hayat pahalılığı ve işsizlikle mücadele konusunda yapılması gerekenler, seçim sonrasında hükümetin milletimizi zor durumda bırakan uygulamaları, seçim hazırlıkları yer aldı. Yaklaşan yerel seçimler ve partimizin kurultay süreci. Öte yandan heyetimiz Kerkük’teki son gelişmeleri de değerlendirdi.
TARAFLARI DİKKATLİ OLMAYA DAVET EDİYORUZ : Türkmen soydaşlarımızın ata yurdu Kerkük’te yaşananları endişeyle takip ediyoruz. Türkmenlerin Irak ve Kerkük’ün vazgeçilmez unsurlarından biri olduğunun altını bir kez daha çiziyoruz. Farklı etnik unsurların bir arada barış içinde yaşadığı Kerkük’te yaşanan olayların bir an önce sona ermesi için tarafları sakin olmaya davet ediyoruz.
ATATÜRK’ÜN KURDUĞU CUMHURİYETİN KADINLARI MİLLETİMİZE YENİ BİR GURUR GETİRDİ: Son olarak Avrupa şampiyonu A Milli Kadın Voleybol Grubumuzu Cumhuriyetin 100. yılında elde ettiği büyük zaferden dolayı kutluyoruz. Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetin kadınları milletimize yeni bir gurur kazandırdı. Kadın voleybol takımımız 100. yılında da Cumhuriyetimizi taçlandırmaya devam etti. Filenin Sultanları bu şampiyonlukla bir kez daha göğsümüzü kaldırdı. Her birimiz bizim gururumuzdur. İyi ki öyleler.
PARTİMİZ KUVAY BEN MİLLİ RUH İLE KURULMUŞ: CHP, tam bir asır önce, 9 Eylül 1923’te resmen kuruldu. Dünyanın en köklü partilerinden biri olan partimiz, bir milletin emperyalizme karşı en onurlu bağımsızlığı için mücadele ettiği bir dönemde, Anadolu ve Rumeli’nin Milli Savunması ve Milli Savunması ruhuyla savaş meydanlarında kurulmuştur. CHP sadece cumhuriyetin kuruluş partisi değil, bu ülkeyi ayağa kaldıran, dünyanın en saygın ülkeleri arasına sokan devrimlerin de partisidir.
ANMA VE KUTLAMA ETKİNLİKLERİ HAKKINDA YARIN DUYURU YAPILACAK: Partimizin kurucusu büyük önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk, “Benim iki büyük eserim vardır, biri Türkiye Cumhuriyeti ve diğeri ise Cumhuriyet Halk Partisi’dir.” Ülkemizde son yüz yılda Cumhuriyetin çok partili demokrasiye geçişinin, işçilerin sendikal haklarla ve sosyal demokrasiyle buluşmasının arkasında partimizin imzası vardır. Bu çatı altında bulunmaktan onur duyan bizler, bu hafta sonu partimizin 100. yılını büyük bir coşkuyla kutlayacağız. Genel Başkan Yardımcımız Aysu Bankoğlu yarın sizlere 100’üncü yılımızı anma ve kutlama faaliyetleriyle ilgili açıklamalarda bulunacaktır.
SİVAS KONGRESİ’NİN 104. YILINI KUTLUYORUZ: Yine bugün Ata’mızın ifadesiyle partimizin ilk kurultayı olan Sivas Kongresi’nin 104’üncü yıl dönümünü kutluyoruz. Bu vesileyle, ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, bu toprakların vatan olması için canlarını veren şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz.
BAŞARISIZLIKLARDAN SONRA HEDEFLER FARKLI OLMAYA BAŞLADI: Hazreti Mevlana insanı ağaca benzetmektedir. ‘Ağacın kökü, sözünü tutmaktır’ diyor. Bu iktidar bugüne kadar millete çok söz verdi. Bundan 12 yıl önce 2011 seçimlerine giderken, 2023 yılına kadar milli geliri 2 trilyon dolara, kişi başına düşen milli geliri ise 25 bin dolara çıkarmayı vaat etmişti. Bu vaatlerini devletin 10. Kalkınma Planı’na da yazmıştı. Resmi hedef haline getirdi. O zamanlar bu amaçlar herkese makul geliyordu. Çünkü AK Parti iktidara geldiğinde ülke çok kıymetli bir krizi atlatmıştı. Ülkenin yurt içinde ve yurt dışında güven uyandıran bir programı vardı. Ekonomi hızla iyileşiyordu. Ancak 2013’ten sonra Erdoğan, kendi deyimiyle kibirli yaklaşımıyla ülkeyi her gün sıkıntıya soktu. Beceriksizliğin sonunda hedefler sapmaya başladı.
YILLIK MİLLİ GELİR, ERDOĞAN’ BEN N TAAHHÜDÜNÜN AMA YARISINA ULAŞTI: Geçtiğimiz hafta 2023 yılının ikinci çeyreğine ait milli gelir verileri açıklandı. Yıllık milli gelir Erdoğan’ın vaadinin yalnızca yarısı kadardı. Kişi başına düşen gelir vaat ettiğinin yarısına bile ulaşamadı. Aslında verimli toprakları, yer altı kaynakları, üretime katılmayı bekleyen genç nüfusu, dünyanın her yerindeki iş insanları, ezeli ve çalışkan çiftçisi, çalışanı ve işçisiyle büyük bir potansiyele sahip olan güzel ülkemiz, Korkunç yönetim nedeniyle küresel ekonominin sunduğu imkânlar var. Fırsatları yakalayamadı, kaçırdı.
YABANCILAR KAZANIYOR, BİZ FAKİR OLUYORUZ VE BORÇLARI BİTİRİYORUZ: Büyüme tabelada yazılı. Ancak seçim dönemi sonuna kadar açılan para musluklarına rağmen bu büyüme ülke potansiyelinin altında. Açıklanan büyümenin özelliği tamamen iç talebin çekilmesidir. Dış açık son üç çeyrektir büyümeyi aşağı çekiyor. Başka ülkelerin ürettiğini tüketiyoruz. Yabancılar kazanıyor, fakirleşiyoruz ve borca batıyoruz. Aslında sektör katma değeri üst üste dört çeyrektir düşüyor. Böyle bir tabloyu daha önce ülke ve ekonominin büyük felaketler yaşadığı 1999 Marmara Depremi’nde, 2001 ve 2008 krizlerinde de görmüştük. Uzun vadede büyümenin ve rekabet gücünün en önemli belirleyicisi verimlilik artışıdır. Sanayisi daralan bir ekonominin verimliliğini arttırması mümkün değildir. Dışarıyla rekabet edemiyor. Ödünç alabildiği sürece tüketir. Borç alamayınca ‘harç bitti, bina bitti’ diyor. Türkiye şu anda bu noktada.
ERDOĞAN’IN SÖZLERİ: 2 yıl önce ‘Faiz sebep, enflasyon sonuç’ diyerek; Yeni bir ekonomik modeli hayata geçirdiğini iddia eden Erdoğan ne vaat etti? Faizler düşecek, rekabet gücümüz ve ihracatımız artacak, üretip başka ülkelere satacağız, döviz kutusu dolup taşacaktı. Enflasyon da düşecek. Sonuç neydi? Korkutan bir hayat pahalılığı, bozulan döviz dengesi, Merkez Bankası’nın tam teşekküllü döviz kasası, diğer ülkelerin çiftçisini, işçisini ve iş adamını güçlendiren, hormonları kanıtlanmış, ucuz kredilerle iç taleple büyüme. Destekçiler ve sahte gelirler.
Beceriksizlik, beceriksizlik kamuoyuna duyuruldu: Seçimlere kadar milletin parası israf edilerek, övünme, iftira ve montajlı imajlarla gizlenen ekonomik krizin faturası şimdi milletimizin önündedir. Merkez Bankasının rezerv açığı 70 milyar dolara ulaştı. Politika faizini 7,5 puan artırdıkları haftada bile 5 milyar dolardan fazla döviz sattılar. Yaptıkları hatalarla Türkiye’yi 50 kuruşa muhtaç hale getirdiler. Kendini kurtarmak için Halk Bankası’nı dolandırmakla suçladığı daha önce görevden alınan bakanı mucize adam olarak ekonominin başına atadı. İlk işi sarayın faiz politikasını akıl dışı ilan etmekti. Son olarak ittifak ortaklarından biri, ‘Faiz-sebep, enflasyon-sonuç modelinin gerçek olmadığı ortaya çıktı’ dedi. Beceriksizlik ve beceriksizlik ortaya çıktı.
MUCİZE ÇÖZÜM OLARAK GETİRDİKLERİ KKM TU-KAKA’YDI: Bütün ülkenin itibarını yok ettiler. Döviz karşılığında Körfez şeyhleri kralların eline geçti. ‘Zengininiz daha zengin olsun diye para vermeyeceğim’ dediler. Para istiyorsanız önce KKM’yi kaldırın’ dediler. Mucize testi olarak getirdikleri KKM tu-kaka çıktı. Yetmedi IMF’nin kapısını çalıp çayla buluşmaya davet ettiler. Yetmedi, bugün Erdoğan daha önce ‘Türkiye’ye geleceğim’ dediği Putin’in yanına gitti. Nereden? Seçimden önce ertelenen 20 milyar dolarlık doğalgaz borcu karşılığında… Putin’e ne gibi tavizler verdiniz? Şimdi ne vereceksin? Her zaman söylüyoruz, borç alan emir alır.
DÜNYADA BESLENME ENFLASYONUNUN ÖNÜNDEYİZ: Bu ay aylık verilere baktığımızda TÜİK enflasyonda ilk kez ITO’yu ve EN-AG’yi geride bıraktı. Bu durum TÜİK’in ‘rasyonalizasyon’ sürecinde makyajın ağırlığını azaltmaya başladığı izlenimini verebilir. Ancak bunun güven vermesi için figürlerin üzerindeki makyajın geriye doğru temizlenmesi gerekmektedir. Doğru kararları verebilmek için bu çok önemlidir. Hatta TÜİK’in makyaj verilerine göre son bir yılda dana eti fiyatı yüzde 121, meyve fiyatı yüzde 99,8, sebze fiyatı ise yüzde 80,8 oranında arttı. Dünyada gıda enflasyonunda ön sıralardayız.
TARIMDA HİÇBİR POLİTİKA ÜLKENİN GELECEĞİNİ ATEŞE VERMEMEKTEDİR: Pandemide anlaşılan tarım, tüm dünyada stratejik bir branş. Tarımda siyasetin olmaması ülkenin geleceğini ateşe vermektir. Buradan Konya Belediyesine de sesleniyoruz. Konya’da çiftçiler su için yolları kapatıyor, ‘sandıkta oy verdik ama biliyor musunuz? Artık herkes goygoy yapıyor’ diyerek tepkisini dile getiriyor. Para kazandırmayan eserleri sokaklara saçılıyor. Devletin çiftçiye hiçbir faydası olmayacağı kesindi. Bari Büyükşehir Belediyesi bu domatesleri hemşerilerinize dağıtsın ki hem çiftçinin hem de Konya halkının yüzü gülsün.
ÇOCUĞUN OKULA BAŞLAMA MALİYETİ 5 BİN TL: Vatandaşın acısı bir değil, bin değil. Okulların açılması yaklaşıyor, çantadan kıyafete, eşofmandan ayakkabıya, kırtasiyeye kadar her şeyin fiyatı iki katına çıktı. Bir çocuğun okula başlama maliyeti 5 bin lira. Başkentte okul otobüsü fiyatlarına yüzde 70 oranında zam yapıldı. Hala cep harçlığı var. Bir oğlu var… Yumurtanın fiyatı yılda 2 liradan 3 lira 20 kuruşa çıktı. Beyaz peynirde yüzde 87 oranında artış yaşandı. Sabah okula giderken çocuklara kahvaltı yaptırmak bile küçük bir servete mal oluyor. Ebeveynler derin düşünüyor. Ancak sadece ebeveynler değil, 9-10 yaşlarındaki çocuklar bile ekonomiden, döviz kurlarından bahsediyor. 13-14 yaşına geldiklerinde işsizliğe dönüşüyor. Çocuklar iş bulmalarını sağlayacak bir eğitim almak için yarış atından sınava koşuyorlar. Test kitaplarının fiyatı hızla arttı ve birçok çocuk da bu fiyata ulaşamıyor. Sınavları geçip okullara giderek iş bulmak yeterli değil.
HANEDE GENÇLİK ORANI EN YÜKSEK 3 ÜLKEDEN BİRİSİYİZ: Bugün Türkiye’de üniversite mezunu işsizlerin sayısı 1 milyon civarında. Her beş gençten biri ne çalışıyor ne de okulda okuyor. Üyesi olduğumuz Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nde gençlere yönelik konut oranının en yüksek olduğu üç ülkeden biriyiz. İşsiz sayımız 9 milyona ulaştı. Ülkemizdeki işsiz sayısı dünyadaki 98 ülkenin nüfusunu geçmiştir. Hayat pahalılığının yanı sıra işsizlik de ülkeyi kasıp kavuruyor. Batman’da 23 kişilik temizlik ekibi ilanına 2 bin 713 kişi başvuruyor ama sarayın kibirli insanı hâlâ istihdamda, üretimde başarı yakaladığımızı anlatıyor.
ÜLKEYİ YÖNETEMEYENLER, ALGIYI YÖNETMEKLE MEŞGUL: Seçimden bu yana geçen 4 ayda vatandaşların kredi ve kredi kartı borçları toplamı 351 milyar lira artışla 2 trilyon 324 milyar liraya ulaştı. Bu inanılmaz bir seviye. Giderler artıyor, borçlar artıyor ama aslında gelirler düşüyor. Maaş yeterli değil. Vatandaşlar kabus yaşıyor. Ülkede sosyal riskler her geçen gün artıyor. Bir hükümetin bir millete yapabileceği en büyük kötülük, çocuklarının yüzündeki gülümsemeyi, gençliğin geleceğe dair umudunu çalmaktır. Hükümetimiz tam olarak bunu yaptı. Ancak Victor Hugo’nun dediği gibi ‘Millete karşı yapılan hiçbir hatanın geçerliliği asla sona ermez. Bu beceriksizliğin sebebi ve şirketi ülkeyi yönetemedikleri halde algıyı yönetmekle meşguller.
ÇÖP BAŞINDA BEKLENENLERİN SAYISI HER GEÇEN GÜN ARTIYOR: En nezih ve bilinen mahallelerde bile çöp başında bekleyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Ancak sarayın kibrine göre bu rezalette hükümetin hiçbir suçu yoktur, bütün suç, bütün günahlar fahiş fiyatlar uygulayan satıcılardadır. Milletimize soruyoruz; Bu ülke bu noktaya geldiyse Anadolu’daki vatandaşım evi için çöpleri konteynırlardan topluyor, haftalık pazarların atıklarını toplayıp evine götürüyor, insanlar evinin kirasını, faturalarını ödeyemiyorsa, yarısından fazlası varsa Çalışanların yüzde 90’ı yoksulluk sınırının altında, şimdi de ‘Allah beni yaktı’ diyen vatandaşla karşı karşıya. Kelepçe takılıyorsa bu ülkeyi bu duruma kim getirdi? Erdoğan saçmalık getirmedi mi?
‘Muhalefet DEPREM KURBANLARINA ÜCRETSİZ EV VERMEDİ’ diye bağırıyordu: Erdoğan depremzedelere ev yapılması konusunda verdiği sözleri yerine getiremiyor. Böyle olunca sorumluluğu tekrar başkalarına devretmeye çalışıyor. ‘Muhalefet depremzedelere bedava ev vermedi’ diye bağırıyor. Merhamet. Eğer iktidardaysanız güçlü olursunuz. İmar barışınız gereği atadığınız memurların imzaları nedeniyle, incelenmemiş imzalar nedeniyle, 21 yıllık iktidarınızda başaramadığınız kentsel dönüşüm nedeniyle milletin konutu yerle bir oldu. Anayasa belli, bu evleri sadece yapmakla kalmayıp vatandaşa da ücretsiz vermek zorundasınız. Yapamazsınız, çıkıp ‘Muhalefet nerede?’ dersiniz. Yapamıyorsanız bir an önce inin, biz gelip yaparız. Size nasıl yapılacağını gösterelim.
KENDİ TOPRAĞIMIZ ÜZERİNDEKİ ETKİMİZİ KAYBEDİYORUZ: Yüzbinlerce öğretmen atanmadan özel okullarda insanlık dışı fiyatlarla çalıştırılıyor. Atanabilecek öğretmen, yoksulluk sınırının altındaki maaşıyla ay sonunu getirmeye çalışıyor. Ancak Erdoğan oğlu Bilal Bey’in ‘İdealist değilsin, memur olmak için öğretmen oluyorsun’ suçlamalarına maruz kalıyor. Mahdum Bey’e sormak lazım; Babanızın sarayında ve onun kurduğu vakıflarda keyif yaparken ne kadar idealistsiniz? Bu ülkenin yetişkin çocukları yurt dışına gidiyor. Yerlerini Orta Doğu ülkelerinden gelen mülteciler alıyor. Millet olarak sadece eğitimli nüfusumuzu değil, kendi topraklarımız üzerindeki etkimizi de kaybediyoruz. Ama İçişleri Bakanı yok… ‘Arap kardeşlerim, dostlarım gelin. Onları istiyorum’ diye açıklıyor. Bu canavar rejimin adaletsizliği, hukuksuzluğu ve adaletsizliği millete zarar vermiştir. Öyle ki vali yardımcıları artık sosyal medyada “İnşallah kefenli paranız vardır” diyerek din kisvesi altında yapılan hırsızlıklara isyan ediyor.
BİRLEŞTİRİLMİŞ EĞİTİM DE BÜYÜK BİR SALDIRI ALTINDA: Sokaklar vahşi batıya dönerken gazeteciler Merdan Yanardağ ve Barış Pehlivan, kanunları çiğneyen sosyal medya trol kampanyalarının ortasında kalıyor. Adli yılın açılışında konuşan baro başkanı bizzat Cumhurbaşkanı tarafından susturuluyor. İstanbul Valisi, göreve gelmesinden yalnızca birkaç ay sonra, ‘halka açık yerlerde içki içilmesinin önlenmesine ilişkin’ önceden var olan genelgeyi hatırlatan bir mektup yazıyor. Bugün ülkede mesleki eğitimin yetersiz olması nedeniyle gençler işverenlere istihdam edecek nitelikli eleman bulamıyor. Milli Eğitim Bakanı, ülkede ihtiyaç duyulan işgücünün nasıl yetiştirileceğini düşünmek yerine, imam hatiplerin dünyaya model olmasının peşinde. Karma eğitim de büyük bir saldırı altındadır.
EKONOMİK SOYKIRIM, ARTIŞ, ZULÜM KONUŞMAK İSTEMİYOR: Bizi gururlandıran sporcularımız, iktidar yanlısı mucizeler olan, kendini atamış ahlak bekçilerinin sosyal medya trollerinin hedefi oluyor. Ahlaki açıdan yıpranmış olan AK Partili eski belediye başkanı, Kümelenme Başkan Yardımcımızın iki küçük kızıyla konuşmaya cesaret ediyor. Bu nasıl bir karmaşadır. Bu ne kadar ahlaksızlıktır. Ülkemiz yerel seçimlere adım adım ilerlerken, milleti bölen, yaşam tarzlarının siyasette cisimleştiği ağır bir tabloyla karşı karşıyayız. Hükümet bile bunu isteyerek yapıyor. Çünkü ekonomik durumun vahim olması ekonomik soykırımdan, zamlardan, zulümden bahsetmek istemiyor. Ama bu böyle gidemez, artık tüm gücümüzle sıyrılıp ayağa kalkmamız lazım. Bu sürdürülemez gidişata kırıldım, kırıldım, üzüldüm diye çabalarımızı durduramayız. Ayağa kalkacağız, birlik olacağız, bu gidişata hep birlikte dur diyeceğiz.
ÇOK DAHA GÜZEL ŞEYLER YAPACAĞIZ: Sosyal demokrat belediyeciliğin en güzel örneklerini CHP’li belediye başkanlarının yönettiği belediyelerde veriyoruz. ‘Her vatandaş en uygun hizmeti hak eder’ diyoruz ve önümüzdeki seçimlerde tüm büyükşehir belediyelerini kazanma tezimizi ortaya koyuyoruz. Son yerel yönetim seçimlerinde büyük bir zafer kazandık, şimdi bir kez daha doğru olanı yapacağız.”